Kaygı Nedir?

Kaygının Derinlikleri: Nedenleri ve Hayatımızdaki Yansımaları

Kaygılı bir kız
"Hayat, bazı şeyleri akışına bırakmayı öğrenmektir. Kaygılarınızı yönetmek, onları beslememekten geçer."
Gülseren Budayıcıoğlu
Gülseren Budayıcıoğlu
Psikiyatr

Kaygı günümüz dünyasında sıkça yüz yüze geldiğimiz, derinlerde kök salan bir gerçekliktir. Peki kaygının ardındaki dinamikler nelerdir ve hayatımızda nasıl iz bırakır? 

Biyolojik, psikolojik ve çevresel unsurlar genellikle bu duygunun kaynağını oluşturur. Kalıtsal yatkınlıklar, beyindeki kimyasal dengesizlikler, geçmişteki travmalar ve çevrenin oluşturduğu baskılar kaygı bozukluğuna yol açabilir. Ancak kaygı bireyin hayatında olması gereken bir duygu durumdur. Ama kişi, kaygı sınırları aşıp günlük yaşamı zorlaştırdığında kaygı bozukluğu yaşar. Kişi sürekli bir endişe hali, bitmek bilmeyen bir gerginlik ve korku hisseder. Sonuçta insan sosyal ilişkilerinde ve iş hayatında zorlanır; yaşamın tadını almaktan uzaklaşır.

Kaygıyı yönetmenin yolları vardır. Örneğin kaygının nedenlerini anlamak, farkındalık geliştirmek, rahatlama tekniklerini öğrenmek, düzenli bedensel aktivite yapmak ve gerektiğinde profesyonel yardım almak kaygıyı yönetme yollarından sadece birkaçıdır. Unutulmamalıdır ki kaygı, tek başımıza mücadele etmek zorunda olduğumuz bir yük değildir. Kişiler, kaygı için çözümler ve çıkış yolları bulabilir. Yaşam kalitesini yükseltmek ve daha dengeli bir hayata ulaşmak kaygının üstesinden gelmekle mümkün olur. Bu yolda kişiye en uygun yöntemi bulmak için bir psikologla veya psikolojik danışman ile çalışmak doğru bir adım olur. Kendinizi kaygının derinliklerinden kurtarmanın yolu farkında olmak ve gereken adımları atmaktır.

 

Bir üniversite profesörü, sınıfta kaygının insan üzerindeki etkilerini göstermek için bir bardak su kaldırır. Profesör sorar: "Bardağı ne kadar uzun süre tutabilirim?" Bir öğrenci, bir dakikanın kolay, bir saat ise zor olabileceğini söyler. Profesör başını sallar: "Tıpkı kaygı gibi, ne kadar uzun süre tutarsan o kadar ağırlaşır. Bazen o kırılıp düşerek bize zarar vermeden onu bırakmak en iyi çözümdür."

Vücudunuz Size Ne Söylüyor? Kaygının Belirtileri

Kaygının Fiziksel Belirtileri

Kaygı yalnızca zihnimizde olup biten bir olgu değildir. Aynı zamanda bedenimiz de bu duygunun yankılarını taşır. Peki kaygı bedenimize nasıl yansır? Aslında kaygının bedensel izleri oldukça çeşitlidir ve her insanda farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bazı belirtiler ise şunlardır:

  • Kalp atışlarının hızlanması,
  • Nefes almanın güçleşmesi, 
  • Terleme, 
  • Baş dönmesi, 
  • Kaslarda sertlik ve gerginlik, 
  • Sindirim problemleri, 
  • Uykuya dalmada güçlük
 

Tüm bu belirtiler kaygının vücuda bıraktığı işaretlerden yalnızca bazılarıdır. Ancak belirtiler belirli bir olay karşısında geçici olarak ortaya çıkar veya daha derine inerek kronik bir hal de alabilir. Örneğin ani, yoğun yaşanan kaygı ataklarında bu bedensel belirtiler şiddetlenebilir; insanın günlük yaşantısını derinden sarsabilir.

Vücudumuz aslında bize çok şey anlatır; bu sinyalleri görmezden gelmemeliyiz. Kaygının bedendeki izlerini tanımak onunla başa çıkma yolunda atılacak ilk adımlardandır. Bedenin verdiği tepkileri hafifletip daha sağlıklı bir yaşam sürdürebilir, bu şekilde kaygıyı yönetebiliriz. Bazen bu yolda farkındalık ve rahatlama teknikleri yeterli olabilir bazen ise profesyonel destek kaçınılmazdır.

Bedeninizin size verdiği mesajları duymak kendinize iyi bakmanın en temel yollarından biridir. Kaygının sizi zorladığını hissettiğinizde bu durumu hafifletmenin yollarını aramak gerekir. Unutmayın ki kaygının bedendeki izlerini silmek daha dengeli ve huzurlu bir yaşamın anahtarıdır. Kendinize uygun yöntemleri bulmak için bir psikoloğa veya  psikolojik danışmana danışmaktan çekinmeyin.

“Yapılan araştırmalara göre, kaygı bozukluğu olan bireylerin %30'u uyku problemleri yaşamaktadır.”
Our World in Data, “Anxiety disorders prevalence”

Kaygı Bozuklukları: Panik Ataklar, Sosyal Fobi, Yaygın Kaygı Bozukluğu

Kaygılı Kız Çizimi

Kaygı yaşamın doğal bir parçasıdır; hepimiz zaman zaman onu deneyimleriz. Ancak kaygı kontrol edilemez bir hale gelebilir ve hayatın normal akışını bozabilir. Böyle durumlarda kaygı bozukluğu dediğimiz tablo ortaya çıkar. Kaygı bozukluğu farklı şekillerde ve yoğunluklarda kendini gösterebilir. En sık karşılaşılan kaygı bozukluklarından bazıları panik atak, sosyal fobi ve yaygın kaygı bozukluğudur.

Panik atak ani ve şiddetli bir korku patlamasıdır. Hiçbir uyarı olmadan gelir ve beden, kalp çarpıntısı, nefes darlığı, terleme, baş dönmesi ve göğüs ağrısı gibi yoğun tepkiler verir. Kişi o an ölmekte ya da kontrolünü kaybetmekte olduğunu hissedebilir. Sosyal fobi ise başkalarının önünde bulunmaktan değerlendirilmekten ya da yargılanmaktan yoğun bir korku duyma halidir. Örneğin topluluk önünde konuşmak, yeni insanlarla tanışmak gibi basit sosyal etkileşimler bu bireyler için büyük bir endişe kaynağı olabilir. Yaygın kaygı bozukluğu ise insanın yaşamının her alanına yayılmış, sürekli bir endişe hali olarak tanımlanır. Gelecek, sağlık, iş gibi konular üzerine bitmeyen bir düşünme ve kaygı hali hakimdir.

Her bir kaygı bozukluğu farklı belirtilerle kendini gösterir. Ancak her kaygı türünün ortak noktası insanın yaşam kalitesini derinden etkilemeleridir. İnsan kaygı bozukluğu ile yüz yüze geldiğinde hem bedeninin hem de ruhunun yıprandığını hisseder. Ancak kaygı bozukluklarını fark ettiğimizde ve üzerine gittiğimizde onları yönetip tedavi edebiliriz. Farkındalık geliştirmek, terapötik yaklaşımları denemek ve gerektiğinde ilaç desteği almak kaygı bozukluğunun etkilerini hafifletmekte etkili olabilir.

Bu süreçte erken teşhis ve tedavi büyük önem taşır. Kaygının insan yaşamında yarattığı yükü doğru müdahalelerle hafifletebiliriz. Bu bozuklukların altında yatan nedenleri anlamak, tedavi sürecine yön verir ve bireyi daha dengeli bir yaşam yoluna çıkarır. Eğer kaygı bozukluğunun izlerini taşıdığınızı düşünüyorsanız bir uzmana başvurmak kendinize verebileceğiniz en iyi hediyedir.

“Kaygı bozukluğu yaşayan bireylerde yaşam kalitesi, kaygı düzeyinin yüksek olması durumunda %50 oranında düşmektedir.”
WHO, “Anxiety disorders”

Kaygıyı Nasıl Yönetebilirsiniz: Nefes Teknikleri, Meditasyon ve Sağlıklı Yaşam

Nefes egzersizi yapan kız

Kaygı modern hayatın bize sunduğu bir gerilimdir; hepimiz zaman zaman onun baskısını hissederiz. Peki, bu duygunun bizi yönetmesine izin vermek yerine onu nasıl yönetebiliriz? Aslında kaygıyı kontrol etmek için bedenimizin ve zihnimizin doğal ritmine dönmek yeterlidir. Nefes teknikleri, kendini dinleme ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları bu yolda bize kılavuzluk eder.

Derin nefes almayı öğrenmek kaygı anlarında bedenimizi rahatlatmanın en basit ama en etkili yollarından biridir. Nefes hayatın ta kendisidir; onu bilinçli bir şekilde kullanmak, zihnimizi sakinleştirir, bedenimizi yeniden dengeye getirir. Kendini dinleme ise zihnin karmaşasını durdurarak içsel bir sükunet sağlar Düzenli olarak kendini dinlemek kaygının üzerimizdeki etkilerini hafifletir ve farkındalığımızı artırır. Aynı şekilde bedenin de bu sürece dahil edilmesi gerekir. Biliriz ki sağlıklı bir yaşam sürmek zihinsel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır. Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, yeterli uyku ve kendinize zaman ayırdığınız hobiler kaygı seviyenizi düşürmede oldukça etkili olabilir.

Kaygı ile başa çıkmak için doğanın sunduğu bu yöntemleri kullanarak kendinize daha huzurlu bir yol çizebilirsiniz. Bu süreçte yalnızca nefesinize ya da kendinizi dinlemenize değil tüm yaşamınıza dikkatle yaklaşmak önemlidir. Kaygı bazen kaçınılmazdır. Ancak onunla nasıl başa çıkacağımızı bilmek hayatın bu zorlayıcı anlarını daha katlanılır kılar.

 

Kendinize iyi bakmak ve kaygının yarattığı yükü hafifletmek için attığınız her adım yaşam kalitenizi artıracaktır. Eğer bu yolda zorlandığınızı hissederseniz bir psikoloğa, psikolojik danışmana danışmaktan çekinmeyin. Unutmayın ki kaygıyı yönetmek, daha dengeli ve mutlu bir yaşamın kapılarını aralamak demektir.

Kitap Önerisi: "İnsan Olmak" Yazar: Doğan Cüceloğlu

Çocuklarda Kaygı: Belirtileri ve Oyun Terapisinin Gücü

Düşünceli ve kaygılı çocuk
Çocuklar yetişkinler gibi kaygılarını söylemezler, gösterirler. Saldırgan davrandıklarında bağırmak, içine kapandıklarında görmezden gelmek kaygıyı daha da derinleştirir. Çocuklara vakit ayırmalı, onlarla oyun oynamalı, onları koşulsuz kabul etmeliyiz.
Psikolojik Danışman Musa İşler - Ümraniye Psikolog
Musa İşler
Psikolojik Danışman

Çocuklar da tıpkı yetişkinler gibi kaygı hissederler; ancak onların bu duyguyu ifade ediş biçimleri bizden farklıdır. Karın ağrısı, baş ağrısı, uyku sorunları gibi bedensel şikayetler çoğu zaman bir çocuğun kaygısını dile getirme yoludur. Okul korkusu, ayrılık kaygısı ya da sınav stresi gibi durumlar çocuk dünyasında oldukça yaygındır. Bu kaygılar çocukların iç dünyasında derin izler bırakabilir.

Oyun terapisi çocuğun bu karmaşık duygularını anlamasının ve ifade etmesinin en doğal yollarından biridir. Oyun çocuğun dilidir. Çocuk oyun oynarken kendisini güvende hisseder ve bu güvenli ortamda iç dünyasını dışa vurmaya başlar. Oyun terapisi; çocuğun kaygı verici durumlarla yüzleşmesine, bunları oyun aracılığıyla anlamlandırmasına ve kendi başa çıkma yollarını keşfetmesine olanak tanır. Çocuk merkezli bir oyun terapisi sürecinde çocuk neyin zorlayıcı olduğunu fark eder ve bu zorluklarla nasıl başa çıkabileceğini öğrenir.

Oyun terapisi çocukların sadece kaygılarıyla değil genel duygusal gelişimleriyle de yakından ilgilenir. Oyun terapisi ile çocuklar daha sağlıklı ve mutlu bireyler olarak hayatlarına devam edebilirler. Erken teşhis ve doğru destek çocukluk çağındaki kaygıların uzun vadeli etkilerini hafifletebilir. Aynı zamanda çocuğa güvenli bir duygusal alan sunar.

Eğer çocuğunuzun kaygı yaşadığını düşünüyor ve nasıl yardımcı olabileceğinizi merak ediyorsanız bir oyun terapistine başvurarak oyun terapisi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Çocuğunuzun dünyasına adım atmak ve onun duygularını anlamak ona verebileceğiniz en büyük destek olacaktır.

Korkularımla Yüzleşiyorum Etkinliği:

Malzemeler

-Bir adet kutu (örn. boş bir ayakkabı kutusu)

-Renkli kağıtlar veya not kağıtları

-Kalemler

-Çıkartmalar veya süslemeler (isteğe bağlı)

Kutu Hazırlama

Çocukla birlikte kutuyu seçin ve istediğiniz gibi süsleyin. Kendi yaratıcılıklarını kullanmaları için çıkartmalar veya resimler ekleyebilirler.

Korkuların Kağıtlara Yazılması

Her gece yatmadan önce çocuğunuz korkularını düşünerek kağıt parçasına yazsın veya çizebilir. Örneğin, “Karanlıktan korkuyorum” veya “Yalnız kalmaktan korkuyorum” gibi. Bu kağıtları her gece kutuya atın.

Korkularla Yüzleşme

Bir veya iki hafta sonra çocuğunuzla birlikte kutuyu açın ve yazdığı korkuları birlikte okuyun. Bu korkular hakkında konuşun. Gerçekçiliğini değerlendirin.

Güçlendirme

Çocuğunuza korkuların artık sadece birer kağıt parçası olduğunu söyleyin. Korkuların paylaştıkça azalacağını vurgulayın ve artık daha güçlü olduğunu söyleyin.

1. Malzemeler

-Bir adet kutu (örn. boş bir ayakkabı kutusu)

-Renkli kağıtlar veya not kağıtları

-Kalemler

-Çıkartmalar veya süslemeler (isteğe bağlı)

2. Kutu Hazırlama

Çocukla birlikte kutuyu seçin ve istediğiniz gibi süsleyin. Kendi yaratıcılıklarını kullanmaları için çıkartmalar veya resimler ekleyebilirler.

3. Korkuların Kağıtlara Yazılması

Her gece yatmadan önce çocuğunuz korkularını düşünerek kağıt parçasına yazsın veya çizebilir. Örneğin, “Karanlıktan korkuyorum” veya “Yalnız kalmaktan korkuyorum” gibi. Bu kağıtları her gece kutuya atın.

4. Korkularla Yüzleşme

Bir veya iki hafta sonra çocuğunuzla birlikte kutuyu açın ve yazdığı korkuları birlikte okuyun. Bu korkular hakkında konuşun. Gerçekçiliğini değerlendirin.

5. Güçlendirme

Çocuğunuza korkuların artık sadece birer kağıt parçası olduğunu söyleyin. Korkuların paylaştıkça azalacağını vurgulayın ve artık daha güçlü olduğunu söyleyin.

Profesyonel Yardımla Kaygısız Bir Hayata Doğru

“Bilişsel Davranışçı Terapi uygulanan bireylerde kaygı düzeyinin belirgin şekilde azaldığı gözlemlenmiştir.”
Cognitive Therapy and Research
Gülen Surat

Kaygı günümüz dünyasının kaçınılmaz bir gerçeğidir. Modern yaşamdaki tempomuz, yaşadığımız belirsizlikler ve bu koşuşturmacanın üzerimize yüklediği beklentiler nedeniyle kaygı adeta yaşamımızın bir parçası haline gelir. Ancak kaygı kaderimiz olmak zorunda değil. Profesyonel yardım alarak bu duygunun üzerimizdeki yükünü hafifletebiliriz. Psikologdan veya psikolojik danışmandan yardım alarak kaygının çözümü konusunda en güvenli yolu seçmiş oluruz.

Psikologlar ve psikolojik danışmanlar kaygının kaynağını anlamak ve bu kaynağa uygun tedavi yöntemleri geliştirmek için yanımızdadır. Bilişsel davranışçı terapi (BDT); insanın düşünce yapısına odaklanır. BDT kullanan psikoterapist bizi kaygıya sürükleyen inanç ve alışkanlıklarımızı yeniden gözden geçirmemiz için yol gösterir. Psikodinamik terapi ise geçmişin izlerini bugüne taşımak yerine, bu izleri iyileştirmeye ve bilinçaltındaki derin yaraları sarmaya yöneliktir. Kimi durumlarda psikoterapist ilaç tedavisini önerebilir. Kaygı bireyin günlük yaşamını zorlaştırdığında psikoterapist ilaç tedavisi tavsiye edebilir. Psikoterapist her bireyin kendine özgü hikâyesini dinler ve bireyin hikayesine göre en uygun tedavi yöntemine karar verir.

Profesyonel yardım sayesinde içsel dünyamızda bizi esir alan düşünce kalıpları değişebilir. Yeni baş etme yöntemleri öğrenebilir, kaygıyı yöneten değil kaygıyı yöneten bir birey haline gelebiliriz. Profesyonel yardım alan birey sadece kaygı belirtilerini hafifletmekle kalmaz yaşam kalitesini de büyük ölçüde artırır. Daha huzurlu, dengeli ve farkında bir hayat sürmek mümkündür. Özellikle erken teşhis ve tedavi kaygının kronikleşmesini önler ve hayatımızın kontrolünü geri kazanmamızı sağlar.

Kaygı ile tek başınıza mücadele etmek zorunda değilsiniz. Bir psikoterapist ile çalışmak bu yolda size hem güven hem de güç verecektir. Kaygısız bir hayata giden yol sadece bir adım uzaklıkta olabilir.

 

Ümraniye'de Kaygı Konusunda Profesyonel Destek

Ümraniye ve çevresinde güvenilir bir psikolog arıyorsanız, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) yöntemlerini uygulayan uzmanlarla çalışarak kaygı, depresyon ve diğer zorluklarla başa çıkabilirsiniz. Ümraniye’de çalışan ve BDT uygulayan psikologları da tercih edebilirsiniz. İstanbul’da ve Ümraniye’de BDT ekolünde çalışan psikologlar psikolojik danışmanları rahatlıkla bulabilirsiniz. BDT bireylerin düşünce ve davranışlarını anlamalarına, sağlıklı değişimler yapmalarına olanak tanımaktadır. BDT yaklaşımlarının kaygı sorunlarının çözümünde etkili olduğu yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır.

4 Responses

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir